KYO’dan OVP’ye tam destek geldi
Mehmet UZEL (KAYSERİ İGFA)
Kayseri Ticaret Odası (KTO) Eylül ayı olağan meclis toplantısı Meclis Başkanı Cengiz Hakan Arslan başkanlığında M. Rifat Hisarcıklıoğlu Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. Toplantıya Başkan Ömer Gülsoy’un yanı sıra Yönetim Kurulu üyeleri, Meclis üyeleri ve Basın mensupları katıldı.
Toplantıda, ay içerisinde yapılan faaliyetlere de yer verildi. Kayseri Ticaret Odası (KTO) Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Gülsoy, iş dünyasının yaşadığı ekonomik sıkıntılar, OVP, Yeşil Dönüşüm ve yeni anayasa çalışmalarıyla ilgili de açıklamalarda bulundu.
“ÜLKEMİZ EKONOMİK OLARAK SIKINTILI BİR SÜREÇTEN GEÇİYOR”
Konuşmasında dünyada yaşanan sorunlardan dolayı ülkemizin de zor ve sıkıntılı bir süreçten geçtiğini belirten Gülsoy, “Ülkemizin ekonomik olarak içinden geçtiği sıkıntılı sürece, hepimiz bizzat etkilenerek şahit oluyoruz. Enerji ve akaryakıttan gıda sektörüne, taşıt ve otomobil sektöründen inşaat ve konut piyasasına kadar zamlardan etkilenmeyen hiçbir sektör kalmadı.” dedi.
“İNŞAAT SEKTÖRÜNDEKİ SIKINTILAR, EKONOMİK KONUT ÜRETİMİNİ OLUMSUZ ETKİLİYOR”
İnşaat sektöründe küresel ve ulusal bazda yaşanan gelişmelerden kaynaklı girdi maliyetlerinde ciddi fiyat artışlarının söz konusu olduğuna vurgu yapan Gülsoy, “Bu durumdan dolayı sektördeki yatırımcıların yükünün ağırlaştığını belirtmek isterim. Özellikle Kamu Müteahhitlerinin sıkıntılarının giderilmesinde ek fiyat farkının ödenmesi gerektiğini, irat kaydedilen teminat mektuplarının iadesi ve rücu davalarından vazgeçilmesi, şartsız tasfiye hakkı gibi hususların hayati önem taşıyor. Yaşanan sektörel sıkıntılar, ekonomik konut üretimini ve kamu yatırımı projelerini de olumsuz etkilediğini hatırlatmak isterim.” diye konuştu.
“OVP PİYASA BEKLENTİLERİNİN YÖNETİLMESİ İÇİN ÖNEMLİ BİR VAZİFE GÖRECEK”
Ekonomide 2024-2026 dönemine ait Orta Vadeli Program (OVP) ilişkin değerlendirmelerde bulunan Gülsoy, “Bu programın hedeflerine ulaşması için millet olarak sahip çıkmamız, içindeki hedeflere ulaşma konusunda destek vermemiz gerektiğini düşünüyorum. Tasarruf ve tüketim ile ilgili bütün halkın üzerine düşeni yapması gerekiyor. Bütün toplum olarak benimsendiği takdirde çok daha hızlı ve etkin şekilde başarılı olacaktır. Bu sene yüzde 65, önümüzdeki yıl yüzde 33 enflasyon öngörülmesini gerçekçi buluyoruz. Çünkü Enflasyon ve büyüme rakamlarını dünya ölçeğinde irdelemek gerekiyor. Bizim önümüzdeki yıl ortaya koyduğumuz yüzde 4’lük büyüme için Dünya Bankası ve IMF gibi global kuruluşların dünya ile ilgili büyüme rakamlarına baktığınızda 2,5 – 3 gibi rakamlar olduğunu görüyorsunuz. Dolayısıyla biz her seferinde dünyadan 1,5-2 rakam daha yüksek büyüme rakamı ortaya koyuyoruz. Bir miktar bu büyümenin trendinin düşeceğini görüyoruz Ama, dünya konjektöründe covid sonrası bütün dengelerin yerine oturmadığı, Rusya – Ukrayna savaşının devam ettiği bir ortamda Türkiye’nin ortaya koyduğu rakamlar iddialı ve başarabileceği rakamlar olarak önümüzde duruyor. Orta Vadeli Program ile ‘piyasanın duymak ve görmek istediği bir yol haritası’ çizildi. 3 yıllık Orta Vadeli Program, piyasa beklentilerinin yönetilmesi için önemli bir vazife görecek. OVP ile birlikte enflasyonla ilgili bozulan beklentilerin pozitif bir rotaya gireceği yeni bir dönem başladı. Bir yandan enflasyonu tek haneye düşürecek kararlı adımlar planlanırken, diğer yandan üretimi, ihracatı ve istihdamı destekleyecek politikalar gündeme alınmış durumda. Sürdürülebilir ve kalıcı büyüme için yapısal reformlara odaklanılmasını isabetli buluyoruz. Hedeflerin gerçekçi ve tutarlı belirlenmiş olması piyasanın ufkunu netleştirecektir. Programda, yapısal reformlara yönelik 7 alanın belirlenmesini ve tarihsel hedefler konulmasını olumlu bir gelişme olarak değerlendiriyorum. 7 öncelikli yapısal alan olan “Büyüme ve Ticaret, Beşeri Sermaye ve İstihdam, Fiyat İstikrarı ve Finansal istikrar, Kamu Maliyesi, Afet Yönetimi, Yeşil ve Dijital Dönüşüm, İş ve yatırım Ortamı” ile ilgili ciddi bir vizyonun belirlenmesini çok değerli bulduğumu ifade etmek istiyorum. Burada yerli üretimin desteklenerek, üretimimizin teknolojik dönüşümüne yönelik atılacak adımlar, Yeşil ve Dijital Dönüşüm ile Sürdürülebilirlik başlıklarını da iş insanları olarak önemli buluyoruz” dedi.
“YEŞİL DÖNÜŞÜM VE SIFIR KARBON HEDEFİ HAYATİ BİR KONU”
Yeşil Dönüşüm ve sıfır karbon hedefinin son derece hayati bir konu olarak ön plana çıktığının altını çizen Gülsoy, şunları kaydetti: “Özellikle teknoloji odaklı üretimin önemi artarken küresel anlamda rekabetçi olabilmek için daha yeşil, daha döngüsel ve daha dijital olması da bir gereklilik halini alıyor. Bununla birlikte önümüzdeki dönemde bireysel ve kurumsal hayatın en önemli bileşeni olmaya devam edecek olan sürdürülebilirlik, ülkemize yeni bir fırsat penceresi sunuyor. Bu nedenle uzun vadedeki planlamalar ve çalışmaların sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmaya yönelik olması kritiktir. Son olarak sürdürülebilirlik stratejisini içselleştirerek yönetim anlayışının bir parçası haline getiren kuruluşların rekabette öne çıkacaklarını söyleyebiliriz. Bunun için bütüncül bir bakış açısı ile yönetebilmek gerekiyor.”
“TÜRKİYE YÜZYILINDA YENİ BİR ANAYASAYA İHTİYACIMIZ OLDUĞU BİR GERÇEKTİR”
2018’de göreve geldikleri günden itibaren Anayasa’nın değişmesi konusunda birçok çağrıda bulunduklarının altını çizen Başkan Gülsoy, “Sayın Cumhurbaşkanımızın, ‘yeni anayasa’ çağrısına da katılıyoruz. Anayasanın ‘değiştirilmesi dahi teklif edilemeyecek’ ilk dört maddesi hariç gerekirse tüm maddeleri terör örgütünün uzantısı hariç diğer partilerin oluşturacağı bir komisyonda ele alınmalı ve Türkiye sivil, katılımcı, çoğulcu bir anayasaya kavuşmalıdır. Türkiye maalesef 60 yılı geçkin süredir darbe anayasası ile yönetilmektedir. Bu bizim gibi köklü demokrasi tarihi olan bir ülkeye yakışmamaktadır. Bugün yürürlükte olan anayasa adeta ‘yamalı bohça’ya dönmüş olup, mutlaka temel hak ve hürriyetlerin altının kalın kalın çizildiği milletin birliğinin ve devletin bekasının merkeze oturtulduğu mümkün olan en yüksek katılımla sivil bir anayasa yapmalıyız. Demokratik ülkelerde anayasalar toplumsal barışın, uzlaşının en yüksek oranda temsil edildiği metinler olarak karşımıza çıkmaktadır. Malum parti hariç diğer partilerimizin milletvekilleri meslek örgütlerinin ve üniversitelerin de görüşünü alarak bir komisyon kurup gerekirse istikşafi görüşmelere hemen başlamalıdır. Her şey tam bağımsız, egemen büyük Türkiye Cumhuriyeti için olmalıdır. Türkiye Yüzyılında Yeni bir anayasaya ihtiyacımız olduğu bir gerçektir. Bizi darbe anayasası gölgesinden kurtaracak olması bile tek başına önemlidir.” dedi.
“İSO 500’E GİREN 17 KAYSERİ FİRMAMIZI KUTLUYORUM”
İstanbul Sanayi Odası (İSO) tarafından hazırlanan Türkiye’nin ilk 500 Büyük Sanayi Kuruluşu 2022 araştırmasında Kayseri’den 17 firmamız yer aldığını belirten Başkan Gülsoy, “ 2020 yılında 15, 2021 yılında ise 18 firmamız bu listeye girmişti. İstikrarlı büyümelerini büyük bir azim ve kararlılıkla sürdürerek, İSO 500’e adını yazdıran tüm şirketlerimizi ve çalışanlarını yürekten kutluyorum. Elbette bu listede olmayı hak eden daha çok şirketimiz var. Önümüzdeki dönemlerde bu sayıyı daha da artırmak ülke ekonomisine katkı sağlamak; Türkiye’de daha fazla Kayseri, dünyada daha fazla Türkiye için hep birlikte çabalayacağız. Bu vesile ile sıralamaya giren tüm firmalarımızı bir kez daha kutluyor, başarılarının devamını diliyorum” açıklanmasında bulundu.
Konuşmasının sonunda oda faaliyetlerine de yer veren Gülsoy, “Eylül ayında Kurulan Firma Sayısı 214 Kapanan firma sayısı ise 50 olmuştur. 703 Tescil, 352 Belge, 302 Müzekkere işlemi yapılmıştır.” dedi.